Son Eseri - Yolpalas Cinayeti / Halide Edib Adıvar

Halide Edib Adıvar serime bir güzel ikili daha bu kitap. Son Eseri 1913, Yolpalas Cinayeti'ni 1336 yılında kaleme almış. 238 sayfa olan bu eserin ben Atlas Kitabevi 10./7. baskılarını okudum. Son Eseri'nde hazin bir aşk hikayesini anlatan yazar; romanda aşk, ihanet, ayrılık, ölüm hepsini kullanmış.Yolpalas Cinayeti ise bir cinayetin oluş ve nedenlerinin incelenip, farklı bir bakış açısı ve güçlü bir kalemle yazıldığı bir kısa roman.

Son Eseri; Feridun Hikmet ünlü bir yazardır,iki çocuğu ve eşiyle İstanbul'da yaşamaktadır. Bir gün kendi hayatını yazmaya karar verir. Yazın gittikleri Çamlıca'da eşinin eski kocası Asım Bey'in kız kardeşi Kamuran'la tanışır. Kamuran bir ressamdır ve Feridun Hikmet'in portresini yapar. Bu arada birbirlerine aşık olurlar ve bir faciaya sebep olmamak için hemen oradan ayrılırlar. Bir zaman sonra tesadüfen Almanya'da bir göl kenarında karşılaşırlar. Hayatlarında bir durak olarak gördükleri bu noktada hislerini gönüllerince yaşarlar. Feridun Hikmet kızı Neriman'ın vefat haberi ile oradan ayrılır; artık Neriman'da Kamuran'da gönlünde yaşattığı bir büyük sevgidir. İki gün sonra gazetelerde Kamuran'ın vefat haberleri vardır. Kamuran'ın son eseri "Mutluluk Köşkü" büyük yankı yaratmıştır.

Yolpalas Cinayeti; Akkız Sivrihisar'ın bir köyünde dul annesi ile birlikte yaşamaktadır. Dul olduğu için köy halkı annesini dışlamıştır. Kadın bir gün Mükerrem ismin de bir askere tutulur, fakat Akkız'a kötü davranan bu asker,kadının yıllarca biriktirdiği öküz parasını elinden alır, Akkız'ın gözü gibi baktığı topal kazının bağırsaklarının kızı gözleri önünde deşer ve ortadan kaybolur. Askerin geri dönmeyeceğini anlayan annesi aklını yitirir ve ölür.Akkız on iki yıl çok iyi bir ailenin yanında besleme olarak kalır. Sonra onu bayan Sallabaş çocuğuna dadı olarak alır ve İstanbul'a getirir. İstanbul'da şoför Mükerrem'le karşılaşır, kendisini sürekli rahatsız eden Mükerrem'den kaçar ama dadılığını yaptığı çocuğa zarar vereceğini söyleyince Mükerrem'i öldürür. Uzun süren davalar sonucunda Akkız'ın akıl hastanesinde tedavisine ve serbest bırakılmasına karar verilir.




Kitaptan Alıntılar

  • Yalnız kendi tecrübelerini yazmaya kalkan romancı çabuk tükenir; başkalarının kafaları ve kalpleri içinde yaşayamayan romancı belki dünyaya bir tek şaheser verebilir; fakat ondan sonra yazdıkları birer kopya, birer tekrardan ibaret kalır. Dünyayı kendine mal edinemeyen romancı nihayet suyu sıkılmış bir limon kabuğuna benzer.
  • Kendisine dalan adam itiraf ederim ki etrafını göremiyor.
  • Benlik denilen şey bin yüzlü bir rüya...Parmakların arasından kayıp giden, sabit bir şekil alamayan bir su...
  • Geceler gebe, sabahlar yenilik doğuran bir ana değil mi?
  • Bazı istekler bahar sabahları gibi tatlı fakat gerçek olunca kış günleri gibi soğuk.
  • Yer değişmekle insan değişmiyor ki...
  • Para ve iyi terzi birleşince herhangi kuklayı ince bir şekle sokabilir.
  • Senelerce hayat durgun sular gibi akıp gidiyor. Sonra beklemediğiniz bir zaman bir bora çıkıyor, sular karışıyor...
  • ..hep başkaları için yaşayanların bir tarafı eksik kalıyor, güneş görmeyen ağaçlara, çiçeklere benziyor. Belki limonluk hayatı bir çiçek için daha uzundur, daha emindir, fakat yapmacıktır.
  • Sanatçı çok garip ve tezatla dolu bir yaratıktır. Bir taraftan kendini ifade etmesine hiç bir şey engel olamaz, bir taraftan da eleştiriye, hücuma lüzumundan fazla önem verir, yani herhangi insandan çok, çevrenin etkisi altındadır.
  • ..kusursuz insanlar zannedildiği kadar çok sevilen insanlar değildir. Hatta aksi bile iddia edilebilir.
  • Büyük sanatçı; yaşamaktan, hayatın iyi kötü hiç bir belirtisinden ürkmeyen, bir sınıfın değil, bütün bir halkın hatta insanlığın derdine ve zevkine ortak olandır.
  • ..dünyada ideal adam yoktur. Yalnız ölüler ve bizden uzak olanlar bizim için adeta Tanrısal bir olgunluğa ermiş olanlardır. Hayatları yanımızda geçenler ne olsa insandırlar.
  • Sanatçı, yaratmak için yeni tecrübelere, hislere muhtaçtır.
  • Galiba insanoğlu fena eğilimlerinden çok, yüksek hislerinden utanıyor.
  • İnsan içindeki gençlik ve hayat gücünü harcadığı derecede ihtiyarlıyor; yıllarla değil.
  • İnsanların en iyilerinin hareketlerinin sebebini araştırırsanız hep altında kocaman harfle yazılmış BEN ve BASKI sırıtıyor.
  • Kendi irademizle ilişkisi olmayan bütün olağanüstülükler galiba bize anlayamadığımız ve anlayamayacağımız hayat sırrını sezdiriyor. Ve bilmediğimiz şey bize daima korku verir.
  • ..kağıt üstüne konmuş hiç bir hikaye hayatın kendisi kadar önemli, yaşanmış bir acı kadar gerçek olamaz.
  • Belki de insanlar birbirlerine kanla, sınıfla değil, inandıkları şeylerde bağlanıyorlar.
Keyifli okumalar :)

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Chappie

Kara Kız Bernard Shaw

12. Gece